Bu site
.com
site kurucusuyla tasarlanmıştır. Kendi sitenizi bugün kurun.
Hemen Başla
  • BLOG

  • HAKKIMDA

  • İLETİŞİM

  • More

    Use tab to navigate through the menu items.
    thumbnail_Adsız-Resim.png

    Donat'tan

    İçimden geçenler, kendime yazılar

    • mfdonat
    • mfdonat
    • Beyaz Facebook Simge
    Başlamadan önce buraya göz atabilirsiniz
    • Donat
      • 18 Mar 2019
      • 3 dakikada okunur

    Martı

    Güncelleme tarihi: 19 Mar 2019

    Kapıyı tüm gücümle çarparak kendimi dışarıya atıyorum. Kafamın içinde çok fazla düşünce var ve odaklanamıyorum. Tüm vücudum uyuştu, ellerim titriyor. Etrafa bakmaya çalışıyorum ama gözlerim netliğini kaybetmiş. Adım atmaya çalışıyorum, düşecek gibiyim kendimi toparlamam gerekiyor. Arabaya ulaşmaya çalışıyorum.


    Çok sinirliyim, hemen buradan defolup gitmem gerek, nereye olduğunun hiçbir önemi yok! Dişlerim kasılıyor, nefes alış verişimi kontrol edemiyorum. Kimseyi görmek istemiyorum, tüm hıncımı içime atmam gerek. Öfkemi yutuyorum, başım dönüyor.


    Arabaya kendimi atıyorum, anahtarı kontağa takıyorum ve kalan gücümle çeviriyorum. Ellerimi direksiyona koyuyorum, düşüncelerim çok bulanık. Nereye gideceğimi bilmiyorum, buradan uzaklaşmam gerek! Götür beni buradan, lütfen. Son ses müziği açtım, ne olduğu önemsiz.


    Yola çıktım, araba beni götürüyor, nereye bilmiyorum. Öfkem geçecek gibi değil. Gaza biraz daha yükleniyorum. Araç önce uyarı veriyor, hız limitini aştığımı söylüyor. Yavaşlayamam, buradan gitmek zorundayım.


    Beynimden geçenlerden korkuyorum. Şeytan diyor çevir şu direksiyonu yuvarlanıp gidelim! Etrafta çok fazla insan var, kimseye zarar vermek istemiyorum. Yanımdaki araçlar kornaya asıldı, ses kulaklarımdan yankılanıyor. Müziğin sesini biraz daha açıyorum hiçbir şey duymak istemiyorum.


    Araba titremeye başladı, bayağı hızlanmışım. Beni son kez uyarıyor, umurumda değil. İnsanlardan uzaklaştım, çevremde araç kalmadı. Şimdi hızlıca çevirsem direksiyonu? Araç artık kabullendi hızı, bana eşlik ediyor hatta o da bana katıldı!


    Biraz toparlanıp gazdan ayağımı kaldırıyorum ama araba yavaşlamıyor. Şimdi daha iyiyim, yavaşlasana! Kenarda durup bir sigara yakmak istiyorum ama izin vermiyor. Yolda hızlıca devam ediyor, tüm kontrol araçta, başta ben istedim ama dur artık istediğim kadar uzaklaştım.


    Uzaktan bir şey yaklaşıyor. Ne olduğunu anlamıyorum. Ben ona o da bana hızlıca yaklaşıyor. Aman Tanrım, cama bir kuş çarptı. Hemen durmalıyım, ne yaptın sen! Frene asılıp arabayı durduruyorum. Kuşun çarptığı yerde büyük bir çatlak oluşmuş. Bir martıya çarpmışım, kanı tüm cama yayılıyor. Lütfen ölmüş olmasın.


    Martı hareket etmeye çalışıyor, evet hala nefes alıyor. İlkin onu kurtarmak için hamle yapıyorum, can havliyle kendini savunmaya çalıyor. Sonra ellerimin arasına alıp yan koltuğa güzelce yatırıyorum. Dayan biraz, seni en yakın veterinere yetiştireceğim. Koltuğa atlayıp en yakın yeri bulmaya çalışıyorum. Camı açtım, bağırıyorum: “Bana yardım edin, ne yapacağıma dair en küçük bir fikrim yok!”


    Bir gözüm yan koltukta martının çırpınışını izliyor, diğeri yolda umutsuzca yardım edecek bir yer arıyor. Acı çekiyor görüyorum, çok içten bir inlemesi var, beni suçluyor! Gözlerindeki öfkeyi görebiliyorum, çok çaresiz. Benim de elimden hiçbir şey gelmiyor. Dayan biraz daha, bana güven, seni kurtarmama izin ver. Kendimden nefret ediyorum.


    Aptal kuş, senin bu kadar alçakta ne işin var. Yolunu mu bilmiyorsun, nereye uçacağına neden dikkat etmiyorsun! Senin suçun, sen çıktın karşıma. Of, arabanın suçu bunlar, ben durdurmaya çalıştım. Yemin ederim köşede durup bir sigara içecektim. Frene neden asılmadım ki? Ben sebep oldum, kendimden nefret ediyorum.



    Etrafta neden kimse yok! Biraz daha dayan lütfen. Benim suçum, kabul ediyorum ama seni kurtaracağım. Tekrar eskisi gibi uçacaksın, görmediğin yer kalmayacak. Gökyüzünde kanatlarını açıp süzüleceksin, seni gören herkes kıskanacak. İyileşecek, iyi olacaksın. Bense kendimden nefret edeceğim.


    Hala oradasın değil mi? Çok güçlüsün, başarabilirsin. Lütfen bana öyle bakma, dayanamıyorum, ben kötü birisi değilim. Şimdiye kadar karıncaya bile zarar vermedim. Neden sana yalan söyleyeyim, inan bana! Bir şey söyle yalvarırım yoksa kendimden nefret edeceğim.


    Bir tabela gördüm, evet çok yaklaşmışız. Hey, geldik çok az kaldı. Gözlerim pes etti, hüngür hüngür ağlıyorum. Yolu göremiyorum artık, yüreğimde derin bir acı var, tarif edemiyorum. Canım çok yanıyor, vücudumun titremesini kontrol edemiyorum, kalbimin çarpıntısı geçmiyor. Neye sebep oldum ben böyle, tekrar kanatlarını açamazsan kendimi affedemem!


    Kafamı çevirip martıya bakıyorum. Pes etmek üzere, yalvarırım geldik sayılır, çok az kaldı. Gaza yükleniyorum, hemen şurada olmalı. Artık hareket etmiyor, kulaklarıma inceden sesi geliyor. Ne söylemek istiyorsun? Her şey çok güzel olacak sadece birazcık daha dayanmalısın. Merak etme seni teslim edip hemen kaçacağım, bir daha beni görmeyeceksin. Yalvarırım güven bana, ben sana zarar verecek hiçbir şey yapmadım, bilerek ve isteyerek. Sana bir şey olursa kendimi affedemem!


    Her şey düzelecek inan bana, çok özür dilerim.

    • Düşünce
    • •
    • Deneme
    • •
    • Duygu
    164 görüntüleme5 yorum
    • Donat
      • 16 Mar 2019
      • 3 dakikada okunur

    Gökkuşağı

    Bir anda yağmur başladı, havanın renginden anlamam gerekiyordu. Sabah yola çıkarken hafiften rüzgar fısıldamıştı, uzaklardan güneş göz kırpmıştı. Aslında çıkmadan önce yağmur yağar mı diye de düşünmedim değil. Ama şemsiyeyi yanıma alsaydım adım gibi biliyorum yağmur yağmazdı.


    Hazırlanırken ne giyeceğime karar verememiştim. Gün daha doğmamıştı, ne giysem yanılacaktım bu nedenle ilk önüme geleni sırtıma geçirmiş, hızlıca hazırlanıp kendimi sokağa atmıştım. Güneş bir süre yüzünü saklamıştı, yürürken yukarıya doğru bakmıştım. Henüz hava aydınlanmaya yeni başlamıştı, orada olduğunu biliyorum bulutları kendine siper edecek misin, yoksa yeryüzüne yavaştan sıcağını yollayacak mısın?


    Öğlen saatleriydi sanırım, güneş bir anda en tepede tahtına oturdu. Ama bulutlarla arası bozuk gibiydi, sürekli onu engelliyorlardı. Gökyüzünden fırsat buldukça bana göz kırpıyordu. Sigaramın dumanını üfledikten sonra arkadaşlarımla konuştum. Yağmur kesin yağacak dediler, kaçamazsın bundan keşke önlemini alsaydın. Ne olacak sanki dedim, yağan yağmurun ardından ıslak da olsa gökkuşağını izlerim.


    Aralarındaki kavgadan bulutlar galip çıkmış olacak, bu nasıl bir yağmur. Hiçbir yere kaçamıyorum, altına saklanacağım bir yer de bulamadım. Koşar adımlarla eve doğru ilerlemeye çalışıyorum. Bulutların arkasından güneşin gülüşünü duyuyorum. Biliyorum yağmura sen izin verdin.


    Kendimi eve zor attım. O kadar ıslanmışım ki titremeye başladım. Ama üşümüyorum, dışarıda ılık bir rüzgar vardı. Yağmur suyu tüm vücudumu ıslatsa da, sanırım insaflı davranmış. Yüzümdeki tatlı tebessüm ile odama geçip üstümü değiştirdim.


    Çok yorgunum, günlerdir kafamdaki ses tekrar çalmaya başladı. Bu ses gerçek mi yoksa kafamda mı çalıyor anlamıyorum. Üstümü değiştirip kendimi yatağa attım. Biraz dinlenirsem rahatlayacak gibiyim, ses yavaşça azalır ve uyurum.


    Yüksek sesle tekrardan uyandım. Aman Allahım! Bu ses durmayacak mı? Kafamı yatağın öbür ucundan diğer tarafa sürükleyip yastığın altına koydum. Susması için yalvarıyorum! Sesin nereden geldiğinin de farkında değilim. Sadece çok fazla olduğunun farkındayım, kurtulamıyorum.


    Hayır, susmayacak. Biz kapının zilini mi değiştirdik, bu ses kapı zili olmamalı. Yataktan kendimi atmam gerekiyor yoksa kafayı yiyeceğim. Bu ses nereden geliyorsa susturmalıyım, sonra kaldığım yerden uykuma devam edebilirim.


    Bu ses bana izin vermeyecek, kendimi yataktan dışarı attım, sesin nereden geldiğini anlamaya çalışıyorum. Uykulu gözlerle şapşalca etrafa bakıyorum, ses her yerde! Alarmım değil telefonumu kapatmıştım. Dışarıdan geliyor sanırım, pencereyi aralayıp kafamı dışarıya uzattım. Yağmur devam ediyor, dışarıda yağmurun sesinden başka bir ses gelmiyor. Yağmur damlaları tenteye yavaşça vuruyor, kafamdaki ses bu değil.


    Bütün bu sesler kafamın içinde mi? Yoksa rüyada mıyım hala? Sanırım rüyadayım ve rüyadaysam hemen uyanmam gerekiyor. Uyandığım zaman bu seslerden kurtulabilirim. Hayır, rüyada değilim kendimi kandırmamalıyım, sanırım deliriyorum.


    En iyisi kapıya gideyim, belki de gerçekten ses kapıdan geliyordur. Kapıyı araladım, dışarıya doğru bakıyorum. Hiçbir şey yok, ama ses azaldı. Yukarıda güneş tekrardan tahtına oturmuş, uzaktan bana gülümsüyor. Ses gittikçe azalmaya başladı. Yağmur hafiften devam ediyor.


    Kendimi yalın ayak, pijamalarımla dışarıya attım, neden böyle bir şey yaptığımı bilmiyorum. Ağacın altında durup durumu anlamlandırmaya çalışıyorum. Ses gitmedi, yağmur durmadı ama güneşin sıcaklığını hissedebiliyorum. Gören herkes bana ne kadar da deliymişim gözüyle baksa da umurumda değil. En azından biraz daha rahatladım.


    Ağacın altında beklerken etrafı izliyorum. Aptal gülümseme yüzüme oturdu. Şuanda hiçbir şey beni ilgilendirmiyor. Karşımızdaki amca beni hastalanacaksın diye uyarıyor. Komşumuz yine söylenmeye başladı, kapı sesinden rahatsız oldu sanırım. Kediler çöp tenekesini karıştırıyor, köpek arkada usulca kendine bırakılan yemeği yiyor, bense etrafa bakıyorum, gülümseyerek.


    Yağmurdan artık hiç rahatsız değilim, bana çok yumuşak davranıyor. Ağacın dallarının arasından su taneleri yüzüme düşüyor. Rüzgarın hoş sesini dinliyorum, bana karşı ılık bir dokunuşu var. Kafamın içindeki ses artık beni rahatsız etmiyor. İlerideki, çok ilerideki gökkuşağını izliyorum, ne kadar da güzel renkleri var. Güneş kendini gösteriyor. Yağmur ve güneşin eşsiz dansından oluşan bu gösteri beni sarhoş etti sanırım.


    Kapı kapanmadan içeriye tekrardan adım attım. Kapının arkasından dönüp tekrar bakıyorum, ne kadar göz kamaştırıcı, gözümü alamıyorum. Saatlerce izleyebilirim, kapıyı kapatamıyorum. Renklerin parıltısı beni benden alıyor. Capcanlı, sanki bana bir şeyler söylemeye çalışıyor. Bana Hera’dan haber mi getirdin? Uzun zamandır bunu bekliyormuşum. Gökkuşağı göz yanılsaması mıydı yoksa? Neyse ne, lütfen kaybolma. Bana ne olduğunu bilmiyorum ama bu görüntüyü hafızamın her yerine işlemeliyim. Daha önce böylesini görmemiştim, bir daha böyle bir manzara görebilir miyim?


    İçeri gelir misin, dışarıda üşüyeceksin.

    • Düşünce
    • •
    • Deneme
    • •
    • Duygu
    56 görüntüleme0 yorum
    • mfdonat
    • mfdonat
    • Beyaz Facebook Simge
    • Beyaz Google+ Simge

    donattan.com