Donat
Kurşun
Güncelleme tarihi: 31 May 2020
1
Sol omzumun tam üzerinden sıyırıp geçmiş olmalı. Sürüklediğim ayaklarım kapının önüne kendini zor attı. Kapının koluna tüm ağırlığımı vererek kapıyı aralayıp kendimi içeriye attım. Kan inceden aşağı doğru akıyor, durdurmak için elime geçen ilk bez parçasını üzerine kapattım. Kendimi koltuğun üzerine bırakıyorum. Bana ne olduğunu veyahut nasıl olduğunu anlayamadım henüz. Vücudumun her yerinde ağrı var. Bedenimin birçok yeri acı acı zonkluyor. Sızlayan yerlere hızlıca bakmam gerek. Karartının içindeki ışığa çarpmış bir gölge görmüştüm. Sanırım ya ben onun tam karşısına dikilmiştim ya da o benim. Hatırlayamıyorum.
2
Sağ göğsümün hemen altında. İnceden bir ağrı veriyor. Nefes alışverişimin sesini tenimde duyuyorum. Dışarıya verdiğim nefesin buharını görebiliyorum, dudaklarıma çarparak yayılıyor. O kadar hızlı ki başım dönmeye başladı, göz kapaklarımı taşıyamıyorum. Aynayı karşıma aldım, gözlerini üzerime diken yıpranmış ve kanlar içindeki bedeni görebiliyorum. Kafamı aşağı doğru eğdiğimde bulantım artıyor; yansımadan bakıyorum, böyle daha kolay olur. Akan kandan dolayı yaranın yerini tam kestiremiyorum. Elimdeki sıcak bezle yavaşça sildim. Çıkarayım derken kendime daha fazla hasar vermemem gerek. Kısık sesli bir müziğin ritmine uydurmuştum kendimi fakat henüz sözleri fısıldamaya başlamamıştım. Temkinli adımlarımla müziğe eşlik ederek ilerliyordum. Karartıya nasıl girdim, kulaklarımdaki müziği mi duymuştum orada, merak mı etmiştim? Müziğime eşlik edecek bir ses duymuş olmalıyım. Peki notalara silah sesleri nasıl eşlik etmiş olabilir de bedenim karalanmış bir portenin pisliğine esir olmuş?
3
Boynumun azıcık sağından geçip gitmiş. Dikiş atmam gerekiyor yoksa kan durmayacak. Daha önce böyle bir şeye gerek duymamıştım. İğneyi önce ateşin altında tuttum, dezenfekte etmek için en iyi yöntemim bu, şu an. Ecza dolabının içinde ipliği buldum. Avuçlarımı açıp kaldırdım, parmaklarımın arasında akan kanı izliyorum. Şaşırdığımı anımsar gibiyim. Dudakların karşımda gülümsediğini de. Bir de ter ve kanımın bulaştığı şu ana bakıyorum. Yorgun birkaç mermiye mi denk geldim, dost ateşi miydi yoksa seken mermiler mi çarpmıştı bedenime? Kötü olan, korkulan kişi miydim? Bu kadarını hak edecek ne yaptım ben! İğnenin ucunu tenime batırınca düşüncelerim dağıldı. Çığlığı içime bastırdım. Sadece birkaç dikiş, bunu yapabilir miyim?
4
Sağ kulağım parçalanmış, duyamıyorum neredeyse. Parmaklarımı kulağımın üzerinde şıklatıyorum, yankılandığını duyar gibiyim. Çok uzaktan işitiyorum. İnceden bir uğultu hakim belleğime. Mide bulantım gittikçe artıyor acele etmeliyim. Bez ile üzerine kapasam yeterli diye düşünüyorum. Aynada suretimle göz göze geldim, bu ben olmamalıyım. Alnımdaki teri siliyorum. Ne kadar çaresiz görünüyorum. Dışarıya kapadığım duygularımın aynadaki bir surete kendini bıraktığını fark ediyorum. Kaçabilir miydim? Celladımın acı gülümsemesinde infazımın yandığını anlamış boynumda yayın kirişini hissetmiştim. Elindeki silahı görmeden önce bedenimde yaralar oluşmuştu bile. Kaçmayı düşünmedim veya düşünemedim; belki ani gerçekleştiğinden, belki de kaçmak istemediğimdendir, bilemiyorum. Koşmaya başlasaydım bile elbet bir gün tanışacaktım kaderimle, çözüm değildi ki.
5
Sağ dizimin hemen üstünde, sancılı bir ağrıya yol açıyor. Hemen kurtulmam gerek. Yaranın çevresini temizledim ama kurşun derinde olmalı. Elimdeki aletle ulaşmaya çalışıyorum. Çok canım acıyor. Eskisi gibi atabilecek miyim adımlarımı? İlkin elindeki silahı fark edemedim. Çevredeki tüm sesler kesilmişti. Karanlıkta ışığı seçebilmiştim. Orada beni bekliyor muydu yoksa ben gelince mi kendini gösterdi bilemiyorum. Bir terslik olduğunun farkındaydım ama bu kadarını nasıl düşünebilirdim ki? Gözlerim kendisini henüz ayırt edememişken silahın kabzasının parıltısı gözlerime çarpmıştı. Silah daha önce kullanılmış mı bilemem ama her an kullanılacak gibi özenle bakılmış olmalı. Seslendim sanırım, tanımak veya karşılık bulmak için. Karanlıkta kelimelerim ulaşamamış olmalı, görebilseydi beni veyahut duyabilseydi yine de eline alır mıydı o silahı? Aynada düşüncemle karşılaşınca kendime gülümsedim, tabii ki alırdı!
6
Sol baldırımın ortasında da var bir tane. Her yerim kan içinde, elimi kıpırdatacak halim kalmadı fakat acele etmezsem başaramayacağım. Çok fazla kan var ve baktıkça mide bulantım artıyor. Sol tarafıma çok fena kustum. Midemde bir şey kalmamış olmalı. Namlunun üzerimde gezindiği anı hatırlıyorum. Hiç tedirgin değildi, kararlıydı. Öncesinde plan yapmış, çalışmıştı anlaşılan. O an benim bir önemim yoktu gözünde, onun hedef tahtasıydım, ya da nişan alınacak boş bir cam şişe. Ellerimi teslim olurcasına, şaşkınlık içinde kaldırdım, teslimdim ki zaten en başında. Korkumdan değil, korkmadım asla. Anlamaya çalışıyordum. Nedenini anlamaya çalışıyordum. Bu acıya kendimi razı edecek bir neden arıyordum sadece. Bir cümle, bir kelime yeterdi belki bakışındaki bir açıklamada veya dudaklarındaki bir harekette, razı olacaktım.
7
Elimdeki hissizlikle sol kolumdaki ağrıyı fark ediyorum. Diğerlerine göre daha küçük bir yara, kolayca kapatabilirim ama dikiş atmam gerek. Bedenimdeki tek yara bu olsaydı dehşete kapılırdım belki lakin şu durumda bu hiçbir şey. İğneyi batırınca inceden bir çığlık atıverdim. Dişlerimle ipi çektikçe gözlerimdeki yaşlara engel olamıyorum. Bağırmak istiyorum, haykırmak. Acıdan ne yapacağımı bile bilmiyorum. Yaranın üzerini sonunda kapayabildim. Elimi yumruk yaptım; sol kolumu hala kullanabiliyorum, buna da şükretmek lazım! Namlu üzerimde gezinirken gözleriyle karşılaşmak için gözlerimi hareket ettirmeden suratında bir karşılık aradım. Son defa kendimi anlatmaya çalışmak istedim, zannediyorum o an ateşledi ilk kez. Nefesimi tuttuğumu hatırlıyorum. Mermilerin vücudumun neresine geldiğini önemsemeksizin üzerime doğru defalarca ateşledi silahını, ben de kaçmak için en küçük çaba göstermedim. Hem artık ne önemi vardı ki, kurşun tenime bir kere değmişti.
8
Midemin hemen altında olmalı. Kafamı aşağı doğru eğemediğimden aynadan yerini anlamaya çalışıyorum ne kadar da zor! Penseti yaraya dokundurduğum gibi elimden düşürmem bir oldu. Acıya dayanamıyorum dişlerimin birbirine çarpmasından çenem uyuştu neredeyse. Pantolonumdan kemeri çıkarıp dişlerimin arasına geçirdim ve yerden aldıktan sonra kısık bir çığlıkla yaranın içine doğru daldım. Kurşunun tam buraya girdiği anı hatırlıyorum. Ellimi yaranın üzerine götürdüm. Tutamamıştım mermiyi, ellerim karnımın üzerinde kanların içinde kalmıştı. Önce yarama sonra silahı ateşleyen gölgeye baktım. O an nefes alışverişini hissettim, hatta onun bir an için tereddütte kaldığına yemin edebilirim. Celladımın gözlerinden akan yaşları hatırlar gibiyim. Ya sinirinden ya çaresizliğinden ya da ben öyle sandım.
9
Sağ bileğimde inceden bir sızı var sıyırıp geçmiş olmalı. Karnımdaki yara beni epey zorladı. Bayılmışım sanırım, gözlerimi araladığımda pensetin ucundaki kurşunu önümdeki kaba bıraktım. Dikiş gerek mi bilmesem de bezle üzerini hızlıca bantlıyorum. Anımsar gibiyim. Umurunda değildi, benden korktu da kendini korumaya mı çalışıyordu yoksa? Kendi alanını korumaya çalışan vahşi bir hayvandı belki de. Ben onun güvenli alanına girmiş bir yabancıydım. Belki de onun avı. Varlığımı bir tehdit algıladı da kendini mi savundu. O yüzdendi umursamazlığı, öyle olmalı. Kötü bir amacı yoktu. Karanlıktı bu duruma yol açan, beklemeliydim aydınlığı. Her şey daha net görünürdü, daha sakin yaklaşırdım o da korkmazdı bu kadar. Kendimi tanıtamadım, tabii ya! Düşüncelerim kavga halinde. Halime haklı bir gerekçe mi arıyorum ben?
10
Sağ omzumun hemen ortasında, aynadan kurşunun neredeyse parladığını görüyorum. Kan yaranın üzerini kapamak üzere önce ılık bezle temizledim. Elimdeki bez artık kırmızı renkte, ne kadar temizlesem de eski haline dönmez artık. Çıkardığım kurşunu kaba attım. Biraz dinlenmem gerek yoksa dayanamayacağım. Titrememi durduramıyorum. Her şey netliğini kaybetmek üzere… Hızla sallanan bir salıncağa yerleşmiş sanki bedenim. Sallandıkça başım dönüyor. “Neden” diye haykırdığımı hatırlar gibiyim. O kadar canım acımıştı ki bir hamlede dudaklarımın arasından fırlamış olmalı. O da farkında değildi bence. En azından bu kadarının nedeninin farkında değildi. Ben “Yeter canım çok acıyor!” dedim sanırım. Ama dinlemedi, silah bir kere ateşlenmeye başlamıştı artık. Bir şey söylediğini de hatırlamıyorum, söylediyse de duymamış olmalıyım. Acaba ilk kurşundan sonra pişman oldu mu veyahut kanlar içindeki beni görünce? Sanmam ama belki de ilk kurşundan sonra silahı elinden bırakmak istedi fakat başaramadı, durduramadı ne kendisini ne de tetikteki parmağını.
11
Sağ göğsümde bir tane daha var. O kadar içeride ki neredeyse bedenimle bütünleşmiş. Ellerimi kaldıracak mecalim kalmadı. Az kaldı, dayanırsam kurtulacağım hepsinden. Belki bu sondur. Yaraya dokunmamla çığlığı atmam bir oldu. Başım dönüyor, mide bulantım tekrar artıyor. Aynadaki buğuyu elimle silsem de ellerime bulaşmış kan aynaya hakim olmaya başladı. Boşuna mı uğraşıyorum. Gerçekten kurtulacak mıyım hepsinden ya da değer mi? Teslim olmamın vakti geldi de geçiyor. Uğraşlar, çabalar boşuna. Baksana şu halime, eskisi gibi nasıl yürüyebilirim ki? Hepsi geçse de bedenimdeki yaralar geçmeyecek, yaraları her gördüğümde tekrar tekrar silah ateşlenmiş olmayacak mı? Her bir acıyı tekrar yaşamayacak mıyım? Her seferinde en başa dönmeyecek miyim? Yaşanılanı silmeye gücüm yetmez ki. Kelimelerini net hatırlayamasam da bir şeyler dediğini anımsar gibiyim. Kelimeler net değil lakin sesindeki kararlılık kulaklarımda çınlıyor şu an. Korkakça titremesi gülümsememe neden olsa da dehşet sinirini hissettim. Aslında duygularını sakladığını zannediyordu, renk vermediğini. Lakin dudaklarını kontrol edemiyordu, en savunmasız yeri. Dudakları yüzünden kendini açık ediyordu. Gözlerine bakmama izin vermemesinden de acıdığının farkındaydım.
12
Saçlarımın arasında, sağ kulağımın üzerine doğru bir sıyrığı daha aynadaki yansımadan görüyorum. Sol kulağıma bantladığım bezi kırmızılar içinde bırakmış. Saçlarım yarayı görmeme engel oluyor. Ama hallederim bunu da. Gözlerimdeki yorgunluk aynaya çarpıyor. Her an vazgeçebilirim. Arkama yaslanıp kendimi bırakabilirim. En kolayı belki de budur. Bir rüyaya karışıp kaybolurum. Rüya gibi değil mi zaten her şey. Silahı görmeden önce gülümsediğini hatırlar gibiyim, öyle hatırlamak istiyor da olabilirim, bilemiyorum. Çok içtendi, sarhoşluğum ondan kaynaklanıyor olmalı. Nasıl hareket edebilirdim ki? Gardımı kaldırdıkça elleriyle adeta indiriyordu. Karanlıkta temkinli bir şekilde adımlarımı atıyordum esasında. Önlemliyimdir her zaman lakin o izin vermedi ki! Gardım düşüverdi önünde, ben de dünden razıymışım belli ki. Kaçmak istesem de karşısında dikiliyordum her defasında. Gerçek sanmıştım, gölgenin arkasına saklandığını düşünemedim. Bakışlarındaki hasret beni yanıltmış olmalı, belki de direkt kaçmalıydım.
13
Karnımın tam ortasında… Daha önceden kalan bir yarayı görüyorum üzerindeki kanları silince. Kaybolmaya yüz tutmuş neredeyse. İnceden bir iz var ama geçmiş. Eskisinden daha hassas belki ama geçmiş. Yaranın açıldığı o an gözlerimin önünde ama geçmiş. Duyguları halen hatırlıyorum ama geçmiş. Eski yaram güç verdi bana, demek ki bunlar da geçecek! Kurşun karnımda çok derine ilerlememiş olmalı lakin çok fazla kan aktığından temizledikçe kan daha fazla birikiyor üzerinde. Kemeri tekrar dişlerime geçirip, kurşunu tek hamlede çıkarmaya çalıştım. Dişlerimin oynadığını hissediyorum. Tanıdık bir yüzdü celladım. Tanıdık ve samimi. Yoksa kaçmasam da ona doğru hamlede bulunurdum, bulunmadım. Korurdum kendimi, korumadım. Onunla daha önce karşılaşmış, konuşmuş hatta gülmüş sarılmıştım. Neşemizi, acımızı bile paylaşmış olabiliriz, o kadar tanıdık ve samimi. Doğal olarak da teslim olmuştum ellerine. Ne yapabilirdim ki, gönlüm sonrasında kendime razı olmazdı ama sanki yaralarına razı olabilirdi. Sanki böylesi daha kolaydı. Sanki kabullenmiştim son nefesime.
14
Sol bacağımdan akan kanı durdurmak için kemeri sıkabildiğim kadar sıktıktan sonra tüm yarayı parçalanmış tişörtümle silmeye çalıştım. Tüm yaptıklarım etkisini kaybetmek üzere. Kapadığım tüm yaraların üzerinden kan sızıyor. Kendimi odaya attığım halimle tek farkım yaraların üzerindeki bir bez parçası. Alışıyorum hepsine, alıştıkça acısı geçmiyor ama hafifliyor sanki. Etkisini kaybediyor. Saniyeler ilerledikçe durumum daha kötüye giderken, hissettiğim acı azalıyor. Düşüncelerim birbirine girmiş durumda! Hislerimi de kaybetmek üzereyim, acele etmem gerek. Hatırlıyorum şu anda her şeyi. Kendini korumak istiyordu celladım, bu kadar kurşundan da biraz vicdansız olduğunu düşünüyorum. Bu kadarına gerek var mıydı? İlk ateşin sesini duyduğumda onu anlamaya çalıştım, elinden silahı alıp kendime ben doğrultmak istedim hatta! Çünkü ateş eden o olmamalıydı; celladım, ben olmalıydım, o değil. Tüm suçu üzerime almam gerekirdi, sonrasında onun kendinden şüphe etmesini, üzülmesini istemem. Kendime zarar veren ben olsaydım her şey daha kolay olurdu. En azından neden diye düşünmezdim, başka dudaklarda şifa aramazdım. Kabul ederdim sadece.
15
Göğsümün solunda, kalbimin çevresi olmalı. Çıkarabilir miyim bilmiyorum. Gücüm kaldı mı bilmiyorum. Kurtulmak istiyor muyum bilmiyorum. Gözlerimden akan yaş kanımla birleşti. Dudaklarımdan kan ve gözyaşı tadını alıyorum. Nefes alışverişim yavaşladı. Ellerimi kıpırdatmaya halim kalmadı. Mermiyi çıkarsam da yarayı kapatacak cesaretimse zaten yok. Ama bir kez daha olsa, bir kez daha dikilirim karşısına. Korkusundan o kadar hızlı bastı ki tetiğe verdiği tahribattan haberi bile yoktur. Bu kadar kurşunun farkında mı bilemiyorum. Bir daha eskisi gibi adımlarımı atabilecek miyim bilmiyorum. Üşümeye başladım. Üzerimi kalınca bir örtüyle kapayıp kaybolmak istiyorum. Üzerime geçirdiğim her şeye kan bulanıyor. Kurtulamıyorum. Kapadığım yaralardan kan sızıyor hala. Baş dönmesi vücudumu neredeyse ele geçirdi. Algılarım kapanmak üzere. Bedenimi daha fazla taşıyamıyorum. Silahı elinden düşürdüğü an gözlerimin önünde. Hiç arkasına bakmadı. Döndü arkasını ve yürümeye başladı, hiçbir şey olmamış gibi. Devam etti yoluna, arkasında bıraktığı yıkımı umursamadı bile. Üzerine suçu bile almadı, suç aletini bıraktı olay yerinde. Kaçtı, gitti veya devam etti, fark etmez artık. Dizlerimin üzerinde kalakaldım. Sesimi çıkaracak gücüm yoktu, haykıramadım bile. Uzaklaşmasını izledim. Ne yaptığının farkında olmasını istedim. Son kez de olsa arkasına bakmasını istedim, çok istedim. Pişmanlık aradım, gerekçe aradım, umut aradım. Bakakaldım sadece, kalkıp dönmekten başka çarem yoktu. Ardına adımlarımı atamazdım artık. Yetişemezdim zaten, izin de vermezdi. Neden ki, ben ne yapmıştım? Bari bir neden olsaydı ellerimde.
16
Göğsümün tam ortasında, hissetmiyorum artık hiçbir şey, yüzümde inceden bir gülümseme var göz kapaklarımsa çok ağırlaştı.