top of page
Ara
  • Yazarın fotoğrafıDonat

Uçurum

Güncelleme tarihi: 21 Ağu 2019

Ellerimle sımsıkı tutunuyorum. Çok korkuyorum, ne kadar süre dayanabilirim bilmiyorum. Rüzgar sessizce esiyor, üstüm de ince kalmış. Şuan hayatım resmen ellerimin ne kadar dayanabileceğine bağlı. Ellerimin kaymaması gerekiyor, parmaklarım şimdiden zorlanmaya başladı. Avucumda zeminin tüm ayrıntılarını hissedebiliyorum. Ne kadar sert bir zemin olduğunu anlamaya çalışıyorum, hafiften kumlu gibi sağlam olmasını ümit ediyorum. Yeteri kadar sağlam değil sanırım, topraktan bir zemin. Parçalara ayrılırsa biterim.


Ben buraya nasıl geldim, hiçbir şey hatırlamıyorum. Gözlerimi açtım ve uçurumun kenarında iki elimle sımsıkı bir toprak parçasına tutunuyordum. Bütün bedenim boşlukta rüzgarlı gündeki ağacın dalları gibi sallanıyor. Çok fazla hareket edemiyorum, ellerim her an kayabilir. Ben hareket ettikçe alt tarafımdan bir demir şıngırtısı geliyor. Ayaklarımda zincir var, neden? Çok sıkı olmasa da iki bacağım birbirine bağlanmış. Zincirin ucu ayaklarımın altından sallanıyor.


Etrafı görmek için yavaşça kafamı çeviriyorum. Olamaz, gerçekten de yamacın kenarındayım. Etrafta hiçbir şey yok, olabildiğince geniş bir yerdeyim. Uzaklarda tepeler var ve ben en yükseğinde asılı kalmışım. Aşağıya bakıyorum, yüksekten başım dönüyor. Çok yüksekteyim hem de çok fazla. Neredeyse zemini göremiyorum. Aşağıda geniş bir arazi var sanırım biraz yeşillikler var. Bir nehir geçiyor başını ve sonunu göremiyorum. Neredeyse tam altımda sayılır. Yukarıda olabildiğince mavilik var, bulutlar bile kalmamış, güneşi göremiyorum. Gün yeni doğmuş olabilir, saatten emin olamıyorum.


Kendimi yukarıya doğru çekmeye çalışıyorum ama gücüm yetmiyor. Toprağa da çok fazla güvenemiyorum. Parçalanırsa metrelerce yükseklikten çakılırım. Maalesef güvenmek zorundayım. Ellerimle zemine bastırıp vücudumu çekmeye çalışıyorum. Hayır, ne kendimi çekmeye gücüm yetiyor, ne de zemin bana güven veriyor. Ellerimi daha fazla yormamalıyım, boş yere enerjimi harcıyorum.


Birisi mi getirip beni buraya attı ben mi kendimi yamacın kenarına attım? Neler olduğunu anımsayamıyorum. Zinciri kendime bağlamış olabilir miyim, bağlanma şekline göre bu mümkün ama neden böyle bir şey yapayım? Vücudumda herhangi bir ağrı, yara var mı hissetmeye çalışıyorum, yok en azından birisi bana zarar vermemiş. En son ne yapıyordum ben beynimi zorlayıp hatırlamaya çalışıyorum. Evden çıkışımı hatırlıyorum sadece, gerisi yok. Kaybolup giden bir görüntü bile yok.


Buradan nasıl kurtulabilirim? Bu ıssız yere bir insan evladı gelir mi bilmiyorum, ben olsam gelmezdim sanırım. Tek umudum birinin gelip beni kurtarması. Gücüm kendimi yukarı çekmeye yetmiyor. Ayaklarımla toprağa hamle yapıp yukarıya kendimi atamam. Bana en yakın yere bile ayaklarımı uzatamıyorum. Ayrıca hareket ettikçe daha fazla yoruluyorum.


Etrafta rüzgarın uğultusu dışında hiçbir ses yok. Düşüncelerimle yarın ucunda yalnızım. Ben neden bu durumdayım, bunu hak edecek bir şey mi yaptım? Elbette herkes kadar benim de hatam vardır ama daha fazlası bence yoktur. Ayrıca yanlış bir şey yaptım diye bu duruma düşmek zorunda mıyım? Sanki karşımdakilerin hiç hatası yok. Düşünüyorum, bazı şeyler yaşanmasaydı ben o yanlışları da yapmazdım. Domino etkisi değil mi bu? Aslında çoğu hatama onlar sebep oldu, izin verdiler hatta zorunda kaldım. Of, neler geçiyor benim aklımdan! Buradan kurtulabilirsem yaptığım tüm hataları telafi edeceğim, yemin ediyorum. Kurtarın beni.


Bir ses duyuyorum, birisi beni kurtarmaya geldi! Hayır, bir gölge düştü önüme, görüş hizamda olmasa da büyükçe bir kuş olduğunu anladım, umarım bana zarar vermez. Kuşa sesleniyorum: “Hey, bana yardım getirsene! Bu uçurumun kenarında ne yapacağımı bilmiyorum, beni anlayabilir misin?” Aptal bir kuşla konuşuyorum resmen hatta bir süredir kendi kendime konuştuğumu şimdi fark ettim. Kuştan yardım isteyecek kadar çaresizim ve çok yoruldum. Kuş çevremde uçmaya başladı aman bana zarar vermesin. Hep bu uçurumun suçu bunlar!


Ellerim çok yoruldu, kayıyorum. Olamaz, ellerim pes etmeye başladı, bunu bana yapamazsınız! Dayanmaya çalıyorum ama olmuyor. Sol elim iyice tükendi ve hızla kayıyor ve gitti. Çok korkuyorum. Artık tek elimle sıkıca tutunuyorum. Tekrardan elimi atsam da olmuyor, pes etti.


Zincir ayaklarımdan kayıp düştü. Düşüşünü izliyorum. Nehre mi düşecek yoksa toprağa mı çakılacak? Nehre düşersem belki bir şansım olur. O kadar yüksekteyim ki takip etmekte zorlanıyorum, uzaklarda da olsa gördüm toprağa düştü. Hiç şansım yok. Neden kendimi bu durama sokayım ki? Bunu ben kendime yapmadım, beni buraya attılar!


Toprağa parmaklarımı sapladım, başka çarem yok. Toprağın parçalanma ihtimali olsa da tek yapabileceğim şey bu! Hissediyorum toprak kurumuş, kumları rüzgarla birlikte elimin arasında savruluyor. Toprak parçalanırsa tutunacak yerim kalmaz ve düşer ölürüm. Toprağa zarar vermeyeyim desem bu sefer de elim kayar ve düşer ölürüm.


İçimde korkuyla karışık bir heyecan var. Sanırım umudumdan kaynaklanıyor. Şu halime bakıyorum ve ne haldeyim! İçinde bulunduğum bu duruma rağmen hala kurtulmayı ümit ediyorum. Yar, hepsi senin yüzünden! Kimse gelmeyecek artık bunu anlamam gerek. Derin nefes alıp veriyorum, aşağıya bir kez daha bakıyorum. Ne zamandır buradayım ben?


Elimle sımsıkı tutunuyorum. Çok korkuyorum daha fazla dayanamayacağım. Artık kabullenmeye başladım, buradan düşeceğim. Ölüme yenik mi düşsem, dayanabildiğim yere kadar dirensem mi, kendi isteğimle mi bıraksam elimi? Hangisi daha kötü olur bilemiyorum, her durumda öleceğim! Bir ihtimal nehir beni kurtarabilir ama güvenmiyorum artık, kabul ettim. En azından cesedimi birisi bulur mu, hayvanlara yem olmak istemiyorum. Ölmek nasıl bir şey acaba, şu an olduğundan daha fazla canım yanar mı?


Elim hızla kayıyor, lütfen birisi yardım etsin.

183 görüntüleme

Son Yazılar

Hepsini Gör

Anlatamadım

Diyalog

Karşılaşma

bottom of page