top of page
Ara
  • Yazarın fotoğrafıDonat

Gizli Bahçe

Evvelden beri anlatılanlara göre şehrin çıkışında bulunan büyük ormanın içinde gizli bir bahçe varmış. Yerini kimseler bilmezmiş sanki sürekli yer değiştirirmiş ancak gizli bahçe görünmek isterse kişinin karşısına çıkarmış. Herkes o gizli bahçeyi görmek, içine girmek istese bile çoğu o kadar şanslı değilmiş. Bazı düzenbazlar gizli bahçeye girdiğini söyleyip insanlara hava atarmış lakin gerçekten bahçeye girebilenler ya delirirmiş ya çıktıktan sonra bir daha yüzleri gülmezmiş ya da onlardan bir daha kolay kolay haber alınmazmış. Nadir de olsa bazıları anlamsızca kaçarmış buradan, bu kişileri kimseler anlamazmış. Herhangi bir sebepten dolayı gizli bahçeden çıkmak zorunda olanların çoğu tekrar gizli bahçeyi bulmak isteseler de ya bulamazlarmış ya tekrar bulup kaybetmekten korkarlarmış ya da bir daha yola çıkmaya güçleri yetmezmiş.


Kimi gizli bahçeyi bulmak için yollara düşermiş lakin çoğu bulamaz hayatlarını mahvedermiş. Gizli bahçe ne zaman ve nasıl ortaya çıkacağına kendi karar verirmiş. Onu bulmayı çok isteyenlerden çoğunlukla kaçarmış. Çok insan kaybolmuş bu ormanda. Bazılarından hiç haber alınamamış, gizli bahçeyi bulup bulamadıkları bilinmezmiş. Oradan çıkan, mutlu olarak ayrılanların gözleri dalarmış anlatırken, çıkmak zorunda kalanlar gözleri dolarmış. Bazıları bir daha hiç konuşmaz gözleri hep gitmekli bakarmış. Genellikle gizli bahçe insanların ummadıkları anlarında karşılarına çıkarmış. Bazen anlamayanlar olurmuş, önünden geçerlermiş öylece. Bazen içeride olduklarını fark edemeyenler olurmuş. Başta anlamayıp, anlayınca da çok mutlu olanlar olurmuş. Bazen de gizli bahçeden çıkınca anlayanlar olurmuş orasını, onlar kahrolurlarmış.



Herkese aynı şekilde görünmezmiş bu gizli bahçe. Her insana göre farklı haller alırmış. Kimine sınırsız güzellikler bahşedermiş, birbirinden renkli mis kokulu çiçekler, kendi hallerinde uçuşan mırıldayan böcekler, sonsuz parıldayan ışıklar. Kimine sessiz sakin olurmuş, kafa dinleyebileceği, rahat bir yer. Kimine hafif esinti bolca yağmur verirmiş, kimine sıcacık güneş, kimine de soğuk. Öyle hep de güzel olmazmış, kimine de sıkıntı verirmiş, solmuş çiçekler, çamurlu toprak, gözlerden damlayan yaşlar. Çıkmak isteseler bile bu kişiler bir türlü vazgeçemezlermiş. Ama ne olursa olsun herkes içinde bir yerlerde bu gizli bahçeyi bulmak istermiş.


Masal bu ya güneşli ama bunaltmayan sıcakların olduğu günlerden birinde şehrin kalabalığından kaçmak isteyen birisinin yolu bu ormana düşmüş. Biraz kafa dinlemek, temiz hava almakmış niyeti. Gizli bahçeyi duymuş daha önceden, çocukken uyumadan önce annesi kulağına fısıldarmış bu masalı, ama artık masallara pek inanmazmış. Yani ormana girerken de aklında hiç gizli bahçe falan yokmuş. Biraz kafa dağıtıp evine dönecekmiş.


Ormanda ilerlerken çamurlu bir yola girmiş. Her tarafı pislenmiş, söylenerek ilerlemeye başlamış çamurun içinden. İlerisinde, ağaçların içinde ahşap bir kapı görmüş, yarıya kadar açık. Arkası pek görünmüyormuş. Önü alabildiğine çamurmuş. Merak uyandırdığından bata çıka çamurun içinden kapıya doğru ilerlemeye başlamış. Kapının önünde yerde bir sürü yılan varmış, çamurun içinde bir o yana bir bu yana hareket ediyorlarmış. Kapının arkasına bakmaya çalışsa da sadece bir ışık huzmesi görünüyormuş. Çok korkmuş, ilkin geriye kaçmak istemiş ama kıçının üstüne oturmuş ayağı takıldığından.


Kalkıp gitmek istemiş fakat içindeki merak buna izin vermemiş. Kapı da gelen esintiyle biraz daha açılmış sanki onu davet edermiş gibi. Sonunda korkusunu yenip ürkekçe ilerlemeye başlamış. Yaklaştıkça yılanlar sağa sola kaçışmış, ışık daha da bir parıldamış içeriden, kapı sonuna kadar açılmış aniden. Ahşap kapının üstünden tutmuş hayran hayran içeriye bakmaya başlamış, ağzı açık kalmış. Daha önce böyle güzel bir yeri hiç görmemiş.


Yavaşça adımlarını atıp şaşkın gülümsemesiyle içeride gezinmeye başlamış. Birbirinden renkli, birbirinden güzel daha önce hiç görmediği çiçekler varmış içeride. Eşsiz bir koku çarpmış burnuna, tüm kokuyu ciğerlerine doldurmuş. Ellerini iki yana açıp çiçeklerin arasında yürümeye devam etmiş. Bahçenin sonu görünmüyormuş. İçeride kısa boylu, dalları çeşit çeşit meyvelerle dolu ağaçlar varmış. Hepsinin tadına bakmaya çalışmış, böyle bir tadı kesinlikle hiçbir şeyden almamış. Bahçenin ortasından hoş bir sesle bir akarsu geçiyormuş. İki elini daldırıp kana kana içmiş bu sudan. Su öyle tatlıymış ki hiç doyamamış içmeye. Artık hep burada yaşamak istemiş geri dönmek aklının ucunda bile yokmuş. Kendine çiçeklerin arasında ağaçların altında akarsunun yanında bir yer yapmış. Orada uyumaya başlamış. Uykuları çok huzurlu, rüyaları mutluluk doluymuş. Geceleyin yıldızlar battaniyesi olmuş hiç üşümemiş, gündüzleriyse güneş enerjisi olmuş hiç yorulmamış. Günler geçtikçe birbirinden sevimli hayvanlar da gelir olmuş yanına. Onları sever oyunlar oynarmış. Gülümsemek hiç eksik olmamış yüzünden.


Bir süre orada yaşamış, onun için zaman artık durmuş, neredeyse zaman kavramını dahi unutmuş. Orada ne kadar süre kaldığını bilmiyormuş. İki gündür ordasın deseler şaşırırmış, yıllarca kaldın deseler keşke daha çok kalsaydım dermiş. Günlerden bir gün bir yağmur başlamış bahçede, durmak bilmemiş. Hayvanlar kaçmış, ağaçların dalları kırılmaya başlamış, çiçekler boğulmuş suyun içinde. Uyuyacak yeri kalmamış, üşümeye başlamış. Akarsu taşmış ayaklarına dolanmış başlamış onu bir süredir görünmeyen kapıya doğru iteklemeye. Hiç gitmek istememiş lakin adımları mecburen ilerlemiş kapıya doğru.



Çıkmış kapıdan kendini zor atmış az kalsın boğulacakmış. Ona kalsa razıymış da mecbur kalmış çıkmaya. Arkasını dönünce bir bakmış kapıdan eser yok. Her yer karanlık ağaçmış. Şaşmış kalmış. O an masal gelmiş aklına, gizli bahçeyi bulduğunu fark etmiş. Ormanda günlerce her yere bakmış. Kapıyı bir kez daha görmeyi o kadar içten istemiş ki kimi zaman uzaklarda kapıyı görüp koşarak ilerlemeye başlarmış. O gittikçe sanki kapıda geri kaçarmış. Hiçbir zaman tekrardan ulaşamamış o kapıya. Umudu tükenmek bilmemiş, harap olmuş gizli bahçeyi ararken. Hep içinde bir umut varmış. Dolanır dururmuş ormanda, bir gün tekrardan denk gelme ümidiyle. Çok yorulunca yere uzanır gökyüzünü izlerken hayaller kurarmış; tekrardan bulmuş bahçeyi, yiyemediği meyveleri tadıyor, sudan kafasını çıkarmıyor, çiçeklerin arasında koşuyor…


Anlatılanlara göre hala gizli bahçeyi ararmış. Arada bir hayalleri solar ormandan evine dönermiş. Gülümsediğini gören hiç olmamış, gözlerinde hep derin bir hüzün varmış. Ağlamaklı bakarmış etrafına, çok az konuşurmuş. Gizli bahçeyi bulmak için hala ormanın yolunu tutarmış. Çok vazgeçirmeye çalışanlar olmuş ama nafile. Nasıl vazgeçsin bir kere o güzel bahçeyi tatmış.


Bir gün olur da o ormana yolunuz düşerse siz de etrafa bir göz atın, kim bilir belki size de görünür gizli bahçe.

119 görüntüleme

Son Yazılar

Hepsini Gör

Anlatamadım

Diyalog

Karşılaşma

bottom of page